yazmak istiyorum!
12 Aralık 2013 Perşembe
2 Aralık 2013 Pazartesi
Kelimelerin doğasını değiştiriyoruz da onların günahı ne?
Bu sabah bir arkadaşımla konuşurken laf arasında saksağan kelimesi geçti. O an bir düşündüm, ne kadar yazık bu kelimelere?
Onların kendi anlamları var sonuçta. Bir de biz zavallılara küfür babında, çirkin anlamlar yüklüyoruz. Üstüne bir de kullanıyoruz. Sokak dilimize katıyoruz. Evet belki kendileri anlatmak istediğimiz duruma birebir uyuyorlar ama yine de çok üzüldüm aklıma gelince..
Örneğin;
Zavallı saksağan aslında çok da güzel bir kuş.
Yavşak dediğimiz, bit yavrusu.
Dingil dediğimiz, metal/demir bir araba/araç parçası.
Gevşek dediğimiz, sıkı olmayan.
Takoz dediğimiz, bir yükseltici, yardımcı bir araç gereç.
Odun dediğimiz, ağaç gövdesi.
Kazma dediğimiz ise toprak işleriyle uğraşanların en büyük yardımcısı.
Ya üzülmez mi insan, hayatımızda bu kadar önemli yer kaplayan kelimelere kötü anlamlar yüklenmesine..
Ha tamam ben de kullanıyorum, kullanmaya da devam edeceğim ama olsun yine de durup bir düşünüyor insan.
Siz de düşünün.
s*
Onların kendi anlamları var sonuçta. Bir de biz zavallılara küfür babında, çirkin anlamlar yüklüyoruz. Üstüne bir de kullanıyoruz. Sokak dilimize katıyoruz. Evet belki kendileri anlatmak istediğimiz duruma birebir uyuyorlar ama yine de çok üzüldüm aklıma gelince..
Örneğin;
Zavallı saksağan aslında çok da güzel bir kuş.
Yavşak dediğimiz, bit yavrusu.
Dingil dediğimiz, metal/demir bir araba/araç parçası.
Gevşek dediğimiz, sıkı olmayan.
Takoz dediğimiz, bir yükseltici, yardımcı bir araç gereç.
Odun dediğimiz, ağaç gövdesi.
Kazma dediğimiz ise toprak işleriyle uğraşanların en büyük yardımcısı.
Ya üzülmez mi insan, hayatımızda bu kadar önemli yer kaplayan kelimelere kötü anlamlar yüklenmesine..
Ha tamam ben de kullanıyorum, kullanmaya da devam edeceğim ama olsun yine de durup bir düşünüyor insan.
Siz de düşünün.
s*
"KAZMA"
"DİNGİL"
"ODUN"
"SAKSAĞAN"
"TAKOZ" (Hazal Kaya'nın altındaki)
16 Ekim 2013 Çarşamba
My favourite color*
Yazacağım ama ne yazayım. Garip bi zamanda dolması gereken boşluk yerine koyduğum için olmaması gerekiyordu. Ay hayatımda drama yaratmaya ne kadar meraklıyım ama ben. Tek şey en sevdiğim renk olması bu kadar. Hani sorarlar ya whats your favourite colour diye. Benim de cevabım o zaten. Ben hep yanında olucam o ayrı çünkü bana mutluluk ve ilgi verdin beni dinledin. Ama büyük konuşmaya da gerek yok. Kim bilir zaten ki. Sen iyileşene kadar da aksilil yapmicam söz. Seni seviyorum en sevdiğim renk. Zaten bu böyle. Hep de sevicem ama kendimi kandırmaya gerek yok bu sadece sevgi ne aşk ne başka bir şey.
18 Ağustos 2013 Pazar
Ağustos Delirium*
Tabii ki çok normal Ağustos oldu mu Serena'da bir çıldırmalar..
Bir delirmeler..
Bi aforizmuslar..
Olur yani..
Hadi bakalım :)
s*
Bir delirmeler..
Bi aforizmuslar..
Olur yani..
Hadi bakalım :)
s*
10 Ağustos 2013 Cumartesi
kendini tecahül-ü arifleme*
kendi kendine tecahül-ü arif yapar mı insan?
ben yaparım.
bilmeme rağmen bilmezden gelmeye çalışmalar, anlayıp anlamamazlıktan gelmeler..
ne ara böyle oldum ben..
rutin bozulması demiyorum artık, sadece rutin oluşturamama da olabilir.
rutinsizim, ama rutinsizliğin rutini de değil bu dediğim.
ben de biliyor muyum ne dediğimi..
bırak, bayramına bak.
s*
ben yaparım.
bilmeme rağmen bilmezden gelmeye çalışmalar, anlayıp anlamamazlıktan gelmeler..
ne ara böyle oldum ben..
rutin bozulması demiyorum artık, sadece rutin oluşturamama da olabilir.
rutinsizim, ama rutinsizliğin rutini de değil bu dediğim.
ben de biliyor muyum ne dediğimi..
bırak, bayramına bak.
s*
16 Temmuz 2013 Salı
Yayın Başlığı*
Hayatımın garip bir dönemindeyim sanırsam.
Şanslı mı desem, heyecanlı mı desem, ne desem bilemiyorum tam olarak.
Ama şunu biliyorum ki git gellerim fena bir grafik çiziyor.
Beni ayıptır söylemesi oradan oraya savuruyorlar.
Seviyorum gerçi dış güçlerin isteğiyle koşturup durmayı ama çoktandır şu gizli liderlik özelliğimi ortaya koyamadım yahu.
Gerçi koysam n'olur.
Gizli sonuçta.
Kimse anlamaz ki.
Geçen yaz da sarmıştım bu rubik küp'e.
Bak sen halen uğraşıyorum ama ilerleme kaydetmek kesinlikle yok tabi.
Çünkü izlemiyorum.
Ama her elime aldığımda maymun iştahımı yendiğimi düşünüyorum.
Bu da bana mutluluk vermiyor değil.
Neyse şu an pek yazma modumda değilmişim.
Onu anladım.
İyi günler,
s*
Şanslı mı desem, heyecanlı mı desem, ne desem bilemiyorum tam olarak.
Ama şunu biliyorum ki git gellerim fena bir grafik çiziyor.
Beni ayıptır söylemesi oradan oraya savuruyorlar.
Seviyorum gerçi dış güçlerin isteğiyle koşturup durmayı ama çoktandır şu gizli liderlik özelliğimi ortaya koyamadım yahu.
Gerçi koysam n'olur.
Gizli sonuçta.
Kimse anlamaz ki.
Geçen yaz da sarmıştım bu rubik küp'e.
Bak sen halen uğraşıyorum ama ilerleme kaydetmek kesinlikle yok tabi.
Çünkü izlemiyorum.
Ama her elime aldığımda maymun iştahımı yendiğimi düşünüyorum.
Bu da bana mutluluk vermiyor değil.
Neyse şu an pek yazma modumda değilmişim.
Onu anladım.
İyi günler,
s*
31 Mayıs 2013 Cuma
31 Mayıs 2013 - 1 Haziran 2013
Biz çok önemli zamanlara tanık oluyoruz.
#dayangeziparki
#occupygezi
#dayangeziparki
#occupygezi
- #SesVerTürkiyeBuÜlkeSahipsizDeğil
- #TürkiyemDireniyor
- #direngaziparki
- #provokasyonaGELMİYORUZ
- #GeziParkıCanlaBaşla
28 Mayıs 2013 Salı
PLAZA ASANSÖRÜ*
Plaza Asansörü Madness Nedir?
- Gelene kadar insanı patlatır.
- İnsanlar asansör alarm verene kadar doluşur.
- Arkamda kim var diye bakılmaz, amaç yukarı çıkmaktır.
- Aşağıya inen pek olmaz.
- Birçok kişi yukarı çıkmayı beklerken bir anda aşağı düğmesine basarsan gözler sana çevrilir.
- 1 ila 3 arası katlarda ikamet ediyorsan yandın, yürümeye mecbursun.
- Bunu farkettirmek istemiyorsan ve üşeniyorsan, başka bir birime gidiyormuş gibi yapabilirsin.
- Günün belirli saatlerine ve samimiyete göre iniş cümleleri söylenir.
- Sabahları "iyi çalışmalar", öğlenleri "afiyet olsun", aradaki zamanlarda "iyi günler", 6 sularında bindiysen ise "iyi akşamlar"ı alırsın, mesaiye bile kalıyorsan.
- Aynaya bakmak çok zordur.
- Asansörde herkes birbirini inceler, ne kadar kalabalık olursa olsun.
- 183729038 km'lik sırada en önde isen komuta sendedir, bir önceki asansörün kapısı kapandığında o anı bilip hemen yukarı düğmesine basman gerekir, yoksa arkadan sinirli bir eleman gelip basabilir.
- Asansör çok dolduğunda "dıııııt" sesi siz bindiğinizde çıkarsa eğer ağır bir utanma hissi (tıpkı biten Akbil'i basıp "dınınııı dınıııınıı" sesinin yarattığı utanç gibi).
- İnerken iyi günler dilemeyenlere inat, yüksek desibelli "iyi günler" diyen insanlarla karşılaşma olasılığı da bulunuyor.
- Bazıları tek, çift diye ayrılıyor plaza asansörlerinin, onlar ayrı bir işkence.
Plaza Asansörü.. yukarıda yazdığım fiziksel durumlardan çok daha derin bir yer orası.
Bu sebeple, Plaza Asansörü diyip geçmeyin...
s*
20 Mayıs 2013 Pazartesi
kaktüsüm*
Ay ben resmen bir kaktüsüm.
Ya da önceden kaktüstüm ya da bedevi falandım.
Nasıl bir suya dayanıklılık bu.
Bir vücut bu kadar mı su istemez ben anlamıyorum kendimi.
Zorla içiyorum habire.
İçtikçe içesim falan da gelmiyor.
Habire kendimi kandırıyorum.
Resmen beni çöle atsalar, develerden daha çok yaşarım.
Eminim.
Zayıflamak için bol bol su için olayı bana pek yaramıyor.
Buna bir çözüm gerek.
Ciddiyim ya.
Sadece hangover sabahları susuyorum o zamanlarda da maden suyu içiyorum.
Of ben tam bi kaktüsüm bay.
s*
Ya da önceden kaktüstüm ya da bedevi falandım.
Nasıl bir suya dayanıklılık bu.
Bir vücut bu kadar mı su istemez ben anlamıyorum kendimi.
Zorla içiyorum habire.
İçtikçe içesim falan da gelmiyor.
Habire kendimi kandırıyorum.
Resmen beni çöle atsalar, develerden daha çok yaşarım.
Eminim.
Zayıflamak için bol bol su için olayı bana pek yaramıyor.
Buna bir çözüm gerek.
Ciddiyim ya.
Sadece hangover sabahları susuyorum o zamanlarda da maden suyu içiyorum.
Of ben tam bi kaktüsüm bay.
s*
19 Mayıs 2013 Pazar
sütleri ayarlama enstiTÜSü*
İtiraf ediyorum.
Sütle Nesfit'in oranını ayarlarken zorlanıyorum.
Kasenin sonlarına doğru ya süt fazla kalırsa, ya Nesfit çok kalırsa gibi düşünceler.. Tam bir ikilem.
Paylaşmak istedim.
s*
Sütle Nesfit'in oranını ayarlarken zorlanıyorum.
Kasenin sonlarına doğru ya süt fazla kalırsa, ya Nesfit çok kalırsa gibi düşünceler.. Tam bir ikilem.
Paylaşmak istedim.
s*
13 Mayıs 2013 Pazartesi
YerAurası*
Sürekli olarak off'lamaya başladım.
Fakat rahatsız edici boyutlara ulaştığını anladığım an karşı masamdaki arkadaşıma sordum.
Farkettin mi sen de diye?
Evet dedi.
O masanın enerjisiyle ilgili bir sıkıntı var.
Bence yer değiştirmelisin dedi.
Kısacası normal iş yerimde, yerimi deiştirmemeleri için normal üstü bir ısrar sergilememin sebebi, o yerin enerjisinin beni mutlu etmesi ve çalışma verimimi artırması..
Beni anlamıyorsunuz ama bunlar doğru..
Yine oturmuş biri bugün yerime..
Ama söz verdiler, gelince kendi yerime geçeceğim.
Söz di mi?
Hadi söz..
Hafta sonu yeterince spor yaptım, şu an ihtiyacım yok.
s*
Fakat rahatsız edici boyutlara ulaştığını anladığım an karşı masamdaki arkadaşıma sordum.
Farkettin mi sen de diye?
Evet dedi.
O masanın enerjisiyle ilgili bir sıkıntı var.
Bence yer değiştirmelisin dedi.
Kısacası normal iş yerimde, yerimi deiştirmemeleri için normal üstü bir ısrar sergilememin sebebi, o yerin enerjisinin beni mutlu etmesi ve çalışma verimimi artırması..
Beni anlamıyorsunuz ama bunlar doğru..
Yine oturmuş biri bugün yerime..
Ama söz verdiler, gelince kendi yerime geçeceğim.
Söz di mi?
Hadi söz..
Hafta sonu yeterince spor yaptım, şu an ihtiyacım yok.
s*
10 Mayıs 2013 Cuma
Tesadüflere Bayılırım*
An itibariyle bankadan içeri 2 ay evvel her sabah sandviç aldığım pastanedeki abi girdi.
Abi beni görünce şaşırıp "Neden uğramıyorsunuz onca zamandır?" diye sordu.
Söyleyemedim sandviçlerin çok kilo aldırdığını tabi onun yerine "Yine geleceğim.." diyerek romantik bir el sallamayla yanından ayrıldım.
Hikayesi ise;
Her sabah aldığım kepekli beyaz peynirli sandviçi bilen abi her geldiğimde torbada hazır beklettiği sandviçi bana uzatırdı.
Ben de kırmamak için başka bir şey yemek istediğimi söyleyemiyordum tabi..
Olur da üzülür ya!
Sırf bu yüzden 2 buçuk ay boyunca her sabah yanı sandviçi yedim.
bu da böyle bir hikaye işte.
Tamam Anne! Kepekli ekmek de bir ekmektir! Ve dev gibi ekmeği her gün yiyince illa ki kilo aldırır biliyorum biliyorum biliyorum tamam..
Kendinize iyi bakın,
Abi beni görünce şaşırıp "Neden uğramıyorsunuz onca zamandır?" diye sordu.
Söyleyemedim sandviçlerin çok kilo aldırdığını tabi onun yerine "Yine geleceğim.." diyerek romantik bir el sallamayla yanından ayrıldım.
Hikayesi ise;
Her sabah aldığım kepekli beyaz peynirli sandviçi bilen abi her geldiğimde torbada hazır beklettiği sandviçi bana uzatırdı.
Ben de kırmamak için başka bir şey yemek istediğimi söyleyemiyordum tabi..
Olur da üzülür ya!
Sırf bu yüzden 2 buçuk ay boyunca her sabah yanı sandviçi yedim.
bu da böyle bir hikaye işte.
Tamam Anne! Kepekli ekmek de bir ekmektir! Ve dev gibi ekmeği her gün yiyince illa ki kilo aldırır biliyorum biliyorum biliyorum tamam..
Kendinize iyi bakın,
s*
8 Mayıs 2013 Çarşamba
6 Mayıs 2013 Pazartesi
donçuvöridonçuvörinaav*
Let it go yapınca her şey baya güzel.
Control freak yapıda birazcık değişiklik yapınca tamam.
Ben bunları siz okuyun diye yazmıyorum. Ha okuyosanız eğer olur yani. Sevinirim =)
Bir de smiley koyarken hep şunu söylemek istiyorum.
=) soldaki smiley :) -->bu smiley'den daha güçlü duygular veriyor. O yüzden noktalısını sevmiyorum. Eşit daha iyi.
Bankacılık zor zanaat tabi.
Devam ediyoruz..
s*
3 Mayıs 2013 Cuma
dahamutluolurmuyuz?*
Eve geldikten yarım saat sonra unuttuklarım için ve olmayanlar için üzülmeyi bıraksam?
Peki seni güldürmeye çalışmayı bıraksam?
Ya da verdiğim değeri azaltmadan bunun fiziksel ve manevi yansımalarını durdursam ya da azaltsam da olur?
Peki beni anlayıp anlamadığını anlamaya çalışmayı bıraksam?
Peki sırf sessizlik olmasın diye saçmalamayı (kendimce anlatmayı) bıraksam?
İnsanlar tatmin olsun diye kendimi garip şekillere sokmasam?
O zaman ben bu Sudokuyu bırakıyorum.
Zaten anlamazdım, denedim ama en iyisi XOX.
En azından tanıdık bildik oyun.
Ha bi de yenileceğini anlamak o kadar da zor değil.
En başından tahmin ediyorsun ya..
Sonunu bilerek yapıyorsun hamlelerini.
Rutin gibi. Ama değil.
Her şey hakkında bilgi sahibi olmak zorunda mıyız?
Kesinlikle değiliz.
Ama insanoğlu ne yapıp ediyor, merakını gizleyemiyor.
Böyle işte..
7. satırdan sonrasının devamı;
"Daha mutlu olur muyuz?"
Belki. Kim bilir ki?
s*
Peki seni güldürmeye çalışmayı bıraksam?
Ya da verdiğim değeri azaltmadan bunun fiziksel ve manevi yansımalarını durdursam ya da azaltsam da olur?
Peki beni anlayıp anlamadığını anlamaya çalışmayı bıraksam?
Peki sırf sessizlik olmasın diye saçmalamayı (kendimce anlatmayı) bıraksam?
İnsanlar tatmin olsun diye kendimi garip şekillere sokmasam?
O zaman ben bu Sudokuyu bırakıyorum.
Zaten anlamazdım, denedim ama en iyisi XOX.
En azından tanıdık bildik oyun.
Ha bi de yenileceğini anlamak o kadar da zor değil.
En başından tahmin ediyorsun ya..
Sonunu bilerek yapıyorsun hamlelerini.
Rutin gibi. Ama değil.
Her şey hakkında bilgi sahibi olmak zorunda mıyız?
Kesinlikle değiliz.
Ama insanoğlu ne yapıp ediyor, merakını gizleyemiyor.
Böyle işte..
7. satırdan sonrasının devamı;
"Daha mutlu olur muyuz?"
Belki. Kim bilir ki?
s*
30 Nisan 2013 Salı
1maaaay*
Koca 1 Mayıs nasıl bir gün ki? (brightside)
1 Mayıs'ta;
Birimizin her sene 1 yaş daha attığı bu güzel gün..
Serena'nın doğum günüdür.
Kutlayalım, kutlatalım.
Kutlamayanları uyaralım.
Ben bir yaş daha yaşlanırken,
Siz esen kalın..
s*
1 Mayıs'ta;
- Ay başıdır maaş alınır.
- Sodexho doldurulur.
- Resmi tatildir.
- Bahardır.
- Hava güzeldir.
- İşçinin bayramıdır.
- Etrafa pankartlar asılır.
- Son zamanlarda hep hafta ortasında gelir.
- Polenler uçuşur vs.
Birimizin her sene 1 yaş daha attığı bu güzel gün..
Serena'nın doğum günüdür.
Kutlayalım, kutlatalım.
Kutlamayanları uyaralım.
Ben bir yaş daha yaşlanırken,
Siz esen kalın..
s*
La la la laa la laaa
29 Nisan 2013 Pazartesi
insayd*
Sürüklüyorum yine dramaya kendimi.
Ben dramasız yaşayamam ki galiba, yani, öyle sanıyorum belki..
Bence öyle olmalı yani lütfen falan filan.
Narsizmin zirvesinden selamlar,
Ya ben size el sallıyorum görmüyor musunuz?
Ah pardon.
Şu an kafam allak bullak ama isyan değil sadece kendimi soktuğum durumun gerçek olmayışına etrafımın inanmamasının yarattığı gereksiz sıkıntı.
gibi gibi gibi.
esen kalın,
s*
Ben dramasız yaşayamam ki galiba, yani, öyle sanıyorum belki..
Bence öyle olmalı yani lütfen falan filan.
Narsizmin zirvesinden selamlar,
Ya ben size el sallıyorum görmüyor musunuz?
Ah pardon.
Şu an kafam allak bullak ama isyan değil sadece kendimi soktuğum durumun gerçek olmayışına etrafımın inanmamasının yarattığı gereksiz sıkıntı.
gibi gibi gibi.
esen kalın,
s*
28 Nisan 2013 Pazar
itiraf vs. unnecessité*
itiraf edip, kendini açıp varolanı bozmaya gerek var mı?
insanların koyduğu zaman sınırlamalarına gerek var mı peki?
zorla güzellik olur mu peki?
bazı insanlar daha uzun süreçlerde olabilir mi peki?
her şeyin belirlenmiş zaman/tarihi mi vardır peki?
ben çevremi dinlemekten alıkoyamayacak mıyım kendimi?
o zaman anlatmayacaksın.
dinlemek zorunda kalmayacaksın.
paylaşım güzeldir Serena.
Seni acıtmayana kadar.
s*
insanların koyduğu zaman sınırlamalarına gerek var mı peki?
zorla güzellik olur mu peki?
bazı insanlar daha uzun süreçlerde olabilir mi peki?
her şeyin belirlenmiş zaman/tarihi mi vardır peki?
ben çevremi dinlemekten alıkoyamayacak mıyım kendimi?
o zaman anlatmayacaksın.
dinlemek zorunda kalmayacaksın.
paylaşım güzeldir Serena.
Seni acıtmayana kadar.
s*
25 Nisan 2013 Perşembe
Yoğurtlu Haşlanmış Pancar Severim*
Şu anki durumumu açıklayacak birçok kelime var.
Aralarından seçemiyorum resmen.
Yabancı bir bankada çalışırken, tek kulağımda en Türkçe Pop şarkılar dinlerken, bankada en giyilmeyecek kıyafetleri üzerime geçirmişken, etrafa bakarken (3. hafta bitiyor)... öyle yani..
biraz aykırı olduğum kesin ama yeterince turuncu olduğumdan bu açığı kapattığımı düşünüyorum.
İnsanın kendi renklerinin olması?
Kendinden renkli olduğundan belki aynaya bile gülerek bakma refleksi gelişiyor.
Kurallara uyacağız ya..
Hah kurallar.
Uyuyorum tamam. Ama en esnek haline işte, ötesi işlemiyor.
Yarar sağlamazsa da giderim.
Bu kadar dert olmaması gerek.
Olmasın. Daha erken 2013'teyiz.
Bildim bildim.
s*
23 Nisan 2013 Salı
Yazmak istediğim ne kadar çok şey var..
Ama üzerinden geçsin..
Bir çıldırma anı gelsin de öyle yazayım diyorum.
O zamana kadar;
Kendine gel bahar.
N'olur haddini bil.
Aklın bir karış havada..
Yarından itibaren düzelt şu havayı bak doğum günüm de geliyor biliyorsun..
Aksileniyorum sonra.
Hadi görüşürüz.
s*
13 Ocak 2013 Pazar
Anlık Saydırmasyon*
Ya niye bunu yapıyorsun?
Başkalarına olan sinirini benden çıkara çıkara sonra da özür diliyorsun..
Yap aslında biliyo musun bana daha iyi oluyo neden?
Çünkü insanları idare etmeyi öğreniyorum.
Ama o anlık öfkemle suratına bi tane patlatasım gelmiyo değil.
Paylaşmak istedim.
Oh rahatladım yine yea.
Bye.
s*
Kaydol:
Yorumlar (Atom)








