28 Temmuz 2025 Pazartesi

Fitizop*

Pozitif kelimesinin tersinin bu kadar tatlı olduğunu ilk defa görüyorum.

Fitizop ama ben Fizitop diye okudum yazdığım şeyi.

Bu his beni terketsin istiyorum.

Bu his beni bıraksın istiyorum.

Bu hissi hissetmemek için harcadığım çabanın bir ölçümü olsa mıydı?

Olsa çok güzel olurdu bari bakıp ona göre hareket etsemdi.

Rutinim, hep rutinim beni böyle yapıyor. Rutinim de benim gerçi ama. Kabullenmek bu kadar zor olmamalı gerçekten.

Bu nedir tam olarak? Bir klik olsa da hah desem.

Geçsin lütfen.

Geçtiğini göreyim olur mu.

Farkında olduğum, hatta bildiğimi uygulayayım. Biraz daha olgun biraz daha net.

O kadar yüzüme yansıyor ki her duygum. Sonra da insanlar beni tanıdıklarını sanıyorlar. Ben izin verdiğim için beni tanıyorsunuz. Ben istediğim için beni tanıyorlar.

Sıkılmak da bir duygu di mi?

Evet.

O zaman püf ve bye.

Tekrar okudum da. Bu kadar abartmaya değecek bir şey değil. Ama bugün konu olarak bu var o yüzden abartıldı.

Sabah uyandığımda yine eser kalmayacak. 

O kadar biliyorum ki.

Bu arada birkaç üstteki ‘püf’ sıkılma efekti değil. Üfleme efekti.

Adios



1 Aralık 2024 Pazar

istedim🩷

Geçen gün evrene güzel enerjiler verin diyeceğime ‘devlete güzel enerjiler verin’ dedim. Tamam.

Evren duyuyor, gerçekleştiriyor. Bilginiz olsun.

From coeur, de corazon olunca oluyor be :)

İçim şarkı söylüyor 🥰🩷

s*



11 Kasım 2024 Pazartesi

Hep Yanan Neon Işıklar Kulübü

Ay ay ay, yaaa yaaa yaa 🥰
Yüzüm böyle sürekli ne güzel :)
Devam devam.
O kadar kıpır kıpır ki içim, sürekli dans etmek istiyorum.
Danstan kastım zıplamak, bağırmak, nodüllerime zeval gelmeden haykırmak :)
Pozitiflerim ve ben ve çevrem ve gülücükler.

En önemlisi de KAHKAHA 💜
Birlikte şahaneyiz kahkaham 😎🎈

S*

7 Mart 2023 Salı

fındık kabuğu kabare*

Yazının ismini salladım. Aklıma ilk bu geldi. Klişe. Düşündüğüm ve beynimden geçen şeylerin kontrolünü sağlayamıyorum. 

Bahane bulmak istesem çok var.

Bugün bi arkadaşıma dolunaydandır dedim. Dolunay değilse yaşanan felaket, o değilse retro, retro değilse politika, o değilse … dedi. Aşırı haklı.

Düşüncelerimi durduramıyorum. Bazen aklımdakilere inanamıyorum. Karar veremiyorum. Karar vermeye çalışmayı düşünürken sıkılıyorum. Kaçmak istiyorum. Daralıyorum.

Bugün yine düşünürken biraz ilerledim gibi. Kendimi törpülemem gerekiyo. Baya baya hem de. Yoksa yiyip bitiricem. Bitmem de. Yine de tabir bu şekilde, yapacak bi şey yok.

‘Bir şey’ diye yazmak istemiyorum. R harfini kullanmadan yazmak istiyorum. Sonra bakıyorum içimi gıcıklıyor.

Sinirlenince her bi hücreme sıçrıyor. O kadar belli ki. Hızlıca geri dönmek istiyorum. Yapamıyorum. Yok genetik mi, yok travma mı, yok neyse ne şu an bu durum var. Çözüm için yapılacaklar çok net. Adım at be kardeşim. Bi bırak. Kendinle uğraşma, tatile çıkar kendini. Bi ara ver. 

Paranoyam coşkulu. Gün içinde günümü tekrar yaşamak şöyle mi yapsaydım böyle mi deseydimler.

Ben gerçek mi değilim. Yoksa farketmediğim, anlamadığım dış etkenler var mı gerçekten. Varsa da bi rahat olsam. Bi rahat olsam. Bi tık rahat olsam.

Yazıp yazıp yakmak mı lazım. Klişe. N’olucak klişe olsa. İyi geliyorsa her şey okey. Yaparım yani.

Ne ara böyle oldu diye sormaktan o kadar yoruldum ki. Yeter gibi. Yetti hatta. 

İnsan gerçekten dünyada ve ülkede yaşananlardan etkileniyor mu? Şov mu yoksa? Anlamlandırmak istiyorum.

Durmuyor şu an. Karakterimi mi inkar ediyorum. Eksik hissediyorum. Çok eksik. Eksik olsam ne olacak peki? Ona bir cevap ver. Eksiksen eksiksin. 

Değer mi bunu kendine yapmaya? Kafa boşaltmak istiyosun, daha çok dolduruyorsun.

Gıdım umrunda olmaması gereken şeylere takılıyorsun. Ha takıl. Ha düşün. Ama kendini paralama ne olursun

Sakinleşmeyi öğrenmem lazım. Önem sıramı şaşırdım. Bir şeyleri söyleyememekten sıkıldım. Bir teşhisim olsun. Birkaç tane de olur. 

Ot gibi yaşıyorum sanki. Öyle mi gerçekten? Buna da karar veremez olmaktan canın sıkılmaz mı? Sıkılır. İnsansın.

İyi geldi. Ne yazdığımı bilmiyorum. Sonuna kadar gidiyorum.

Kızgın oluyorum. Sonra üzülüyorum. Sonra pişman oluyorum. Sonra baştan. Bu döngü bildiğin kısır.

Kısırı yapmayı da zor sanırdım değilmiş.

Mutlu olmak için kabul etmek. Kabul etmek için barışmak. Kendimle barışmak. Savaşımı bırakmak.

Neye yaşıyoruz, amacı ne diye düşünüyorum. 

Tutamadım kendimi.

Çözeceğine en azından azalacağına, değerime, sevgime, her şeyime güzel enerji gelecek.

Bari yazılı kalsın. 

Güzel enerjiler bana.

s*



28 Ocak 2022 Cuma

sebebivardır*

Yine 2 sene olmuş.

Ya nasıl geçti ben anlamadım.

2019’da kaldım ben. Henüz ulaşamadım o bilinç seviyesine.

Neyse geçen seneyi söylemek istedim.

Dünyanın belki de en kötü senelerinden biri benim için o kadar güzeldi ki. Hayalimi yaşadım. 

Adada yaşadım.

Kendimi bildim bileli hep istediğim, çok istediğim. Bana pandemide geldi.

Şükretmeyi seviyorum. Nasıl şükrediliyor?

Var mı bir yöntemi? Çünkü ben kendi yöntemlerimle bi şükür şekli yapıyorum.

Galiba yok. Ya da varsa da belki bir gün öğrenirim. Çok üşeniyorum yeni şeyler öğrenmeye. Bazen. Yok çoğu zaman tamam.

Bi de yeniler oldu geçen sene.

Bazı şeylerin gerçekten olması gerektiğine inanıyorum.

Bir arkadaşım oldu. İlk gördüğüm andan itibaren canım oldu. O kadar istediğim ve seslendiğim bir zamanda geldi ki. 

Hala şaşırıyorum. Şaşırmaya da devam edeceğim.

Ben zaten genelde şaşırıyorum. Şaşırmayı da seviyorum bence.

Yukarıdaki o kadar büyük bir güzellik yaptı ki.

Hayatıma gelen bu yeni renk ve onun getirdikleri beni o kadar mutlu ediyor ki.

Yazılı kalsın istedim. 

Artık yeni değil dostum kendisi <3 ve ben bundan dolayı çok mutluyum.

Dediğim gibi sebebi vardır mutlaka karşılaşmamızın ve harekete geçmemizin.

Yazılı kalsın kalsın.

Onu, verdiği huzuru, gözümden yaş getiren güldürmesini, geyik kapasitesinin yüksekliğini, ciddi tabir ettiğimiz konuları azıcık zamanımız varken sıkıştırarak konuşmaya çalışmamızı, çocuk ruhunu, bana verdiği sevgiyi ve ona olan güven ve sevgimi çok seviyorum.

Ha bi de ciddi uzun kollarıyla her vedalaştığımızda sarılmamızı.

Tekrar hoş geldin bana :)

s*

2 Nisan 2020 Perşembe

Algılamamasyon*

Algılayamıyorum gerçekten.
Tüm dünya ölüyor.
Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?
Bu sadece filmlerde olan bir şey değil mi?
Yani haberleri izlediğimde başka bir dünyadayım.
Sonra başka.
Sonra bir bakıyorum ekmek yapıyorum.
Sonra bir bakıyorum, işim ne olacak diye düşünüyorum.
Sonra tek değilim, herkes bunu yaşıyor diyorum.
Herkes derken, TÜM DÜNYA ya.
Böyle bir şey nasıl olabilir??

Ben algımı yitirirken, milyonlarca insan benle aynı duyguları paylaşıyor.

Tamam evden çıkmayalım, çıkmıyoruz da.
Her markete gidiş geliş bir savaş gibi.
Orada korun, eve gelince temizle, aman bir minnacık virüs parçası olsa bittik yani.
Korkuyor muyum, şaşırıyor muyum, algılamaya çalışmaktan yoruluyor muyum bilmiyorum.

Tek olmadığım, hatta çevremin, ülkenin değil tüm dünyanın içinde olduğu bir durum bu.

Kendimi geliştireyim diyorum sonra ay neyin çabasındayım deyip sadece duruyorum.

Sadece durmayı uzun değil, 5-6 ay evvel deneyimleiştim.
Açıkçası benim için şok olmadı diyebilirim.
Sanki provasını yapmışım gibi.

Başka düşüncelerim de var ama şükrederken yazmak istemedi canım.

Çok şükür evdeyiz, çok şükür markete gidebiliyoruz diyorum.

Şükrettiğim şeye bakıyorum, aynaya bakıyorum, geri telefona bakıyorum.


Neyse demin marketten hayvan gibi cips ve şokola aldım.

Bekliyorum ve bekliyoruz galiba.

heşteg şükür diyorum.

s*


18 Ekim 2019 Cuma

#yürübeserena

Pozitif düşünce partisi veriyorum.
Sol diz buz kompres, sağ ayak yürüme çalışmalarıyla günüme keyif katıyorum.
Sol omuz da tatlı ağrılar veriyor ama olsun diyorum, salt&pepper ya :)
İş yerim salon masası.
Müzik sistemim TV.

Bugün ilk defa kendim duş aldım, büyük bir alkış alabilir miyim :)

Teşekkürler,
Sevgiler,

heşteglerimi aşağıya ekliyorum;

#yürübeserena
#ayağınasağlıkserena
#kollukkuvvetleriemrinizdeserena
#conivolkırhepyanındaserena

Hava güzel olunca da güzel oluyor be :)

Hadi,
s*