dünya büyüsün artık.
çok küçük gelmeye başladı.
..
26 Kasım 2009 Perşembe
8 yıl. koskoca 8 yıl. *
kocaman 8 sene.
evet inanamıyorum halen.
8 senede insan değişir mi ?
tanır mıyım ?
ama ikimizinde belirli tipleri olduğundan pek değiştiğini sanmıyorum.
daha dame de sion'a ilk başladığım sene.
preparatoire bitti.
yazın adaya gittim.
yazın ortalarına doğru sokakta fransızca konuşan sarışın
cici bir çocuk gördüm.
kaçar mı
hemen bonjour diye gittim yanına minicik fransızcamla
heycanlıyım tabi 1 sene öğrendim
bakalım konuşabiliyo muydum.
cok nazikti gerçekten.
bütün bi hafta boyunca sohbet muhabbet
ingilizce,fransızca,body language
o zamanlar cok ingilizcesi yoktu
şimdi sular seller gibi mail yazıyo =)
o bütün hafta boyunca herkesle tanıştı
erkeklerle maç yaptı.
bizimle nargile içti.
tam bi ada tayfası şeklinde yaşadı.
amcamlarla bile tanışmıştı =)
gideceği gece herkes üzgündü.
adreslerimizi aldık birbirimizin.
penfriend olucaktık.
ilk mektup 1 ay sonra geldi.
ben de ona yazdım.
ama yazık.
adres kesin diildi.
gitmedi.
bi daha denedim bi daha denedim.
yaşadığı yerin belediyesine kadar buldum mail attım.
ama onun adresini bulamadım.
2. mektup 3. mektup derken..
her gittiği yerden kartlar mektuplar yolladı.
3 4 sene sonra ise aklıma başka bi fikir geldi.
adını ve soyadını 38408340834038 farklı şekilde
394830840384 farklı maile uyguladım
ve hepsine mail attım.
şansa bakın 1 tanesi tuttu.
cok eğlenceli bi şekilde cevabı geldi.
evet artık yazmıyoduk.
mailleşebiliyoduk.
ben fransızca yazıyodum.
o ingilizce cevap veriyodu.
e herkesin geliştirmesi gereken bi dili var..
şimdi 8 sene sonra 2009 da
ben fransa'da erasmus yaparken..
buluşmadığımız takdirde gerçekten dommage olucağını konuştuk.
evet cok sevgili isviçreli dostum haftaya beni ziyarete geliyo.
gerçekten garip 8 sene sonra..
o kadar zaman geçtikten sonra.
bakalım tanıyabilicek miyim..
görücez.. =)
s*
evet inanamıyorum halen.
8 senede insan değişir mi ?
tanır mıyım ?
ama ikimizinde belirli tipleri olduğundan pek değiştiğini sanmıyorum.
daha dame de sion'a ilk başladığım sene.
preparatoire bitti.
yazın adaya gittim.
yazın ortalarına doğru sokakta fransızca konuşan sarışın
cici bir çocuk gördüm.
kaçar mı
hemen bonjour diye gittim yanına minicik fransızcamla
heycanlıyım tabi 1 sene öğrendim
bakalım konuşabiliyo muydum.
cok nazikti gerçekten.
bütün bi hafta boyunca sohbet muhabbet
ingilizce,fransızca,body language
o zamanlar cok ingilizcesi yoktu
şimdi sular seller gibi mail yazıyo =)
o bütün hafta boyunca herkesle tanıştı
erkeklerle maç yaptı.
bizimle nargile içti.
tam bi ada tayfası şeklinde yaşadı.
amcamlarla bile tanışmıştı =)
gideceği gece herkes üzgündü.
adreslerimizi aldık birbirimizin.
penfriend olucaktık.
ilk mektup 1 ay sonra geldi.
ben de ona yazdım.
ama yazık.
adres kesin diildi.
gitmedi.
bi daha denedim bi daha denedim.
yaşadığı yerin belediyesine kadar buldum mail attım.
ama onun adresini bulamadım.
2. mektup 3. mektup derken..
her gittiği yerden kartlar mektuplar yolladı.
3 4 sene sonra ise aklıma başka bi fikir geldi.
adını ve soyadını 38408340834038 farklı şekilde
394830840384 farklı maile uyguladım
ve hepsine mail attım.
şansa bakın 1 tanesi tuttu.
cok eğlenceli bi şekilde cevabı geldi.
evet artık yazmıyoduk.
mailleşebiliyoduk.
ben fransızca yazıyodum.
o ingilizce cevap veriyodu.
e herkesin geliştirmesi gereken bi dili var..
şimdi 8 sene sonra 2009 da
ben fransa'da erasmus yaparken..
buluşmadığımız takdirde gerçekten dommage olucağını konuştuk.
evet cok sevgili isviçreli dostum haftaya beni ziyarete geliyo.
gerçekten garip 8 sene sonra..
o kadar zaman geçtikten sonra.
bakalım tanıyabilicek miyim..
görücez.. =)
s*
11 Kasım 2009 Çarşamba
Dans son petit monde*
evet uzandım biraz.
fizy'de med cezir 'i açıp.
ama ceza'nın diil.
levent yüksel'inki.
çok güzel bi şarkı.
rahatlatıyo.
amerikalı teenagerlar gibi oldum biraz.
ışıklar kapalı.
sadece dışardan gelen hafif akşamüstü hafif gece karışımı hava var.
sonra burnumun tıkandığını hissedip
spreyimi ararken ışık açtım.
PUF.
bütün ambiyans yokoldu bi anda.
kapatınca geri gelicek mi diye düşünürken.
VUİYT.
skype'tan mesaj geldi.
noldu ?
gerçek hayata döndüm bi anda.
dün akşam burdaki ispanyol arkadaşlarımdan biri
durdu ve şöyle dedi
'Vous savez pourquoi j'adore Serena ?'
'Parce qu'elle vis dans son petit monde'
'C'est pas facile de la comprendre.'
'Mais j'aime d'essayer'
teşekkür ederim.
burda da bu izlenimi yarattım ya.
Teşekkürler Dani.
Gracias.
s*
fizy'de med cezir 'i açıp.
ama ceza'nın diil.
levent yüksel'inki.
çok güzel bi şarkı.
rahatlatıyo.
amerikalı teenagerlar gibi oldum biraz.
ışıklar kapalı.
sadece dışardan gelen hafif akşamüstü hafif gece karışımı hava var.
sonra burnumun tıkandığını hissedip
spreyimi ararken ışık açtım.
PUF.
bütün ambiyans yokoldu bi anda.
kapatınca geri gelicek mi diye düşünürken.
VUİYT.
skype'tan mesaj geldi.
noldu ?
gerçek hayata döndüm bi anda.
dün akşam burdaki ispanyol arkadaşlarımdan biri
durdu ve şöyle dedi
'Vous savez pourquoi j'adore Serena ?'
'Parce qu'elle vis dans son petit monde'
'C'est pas facile de la comprendre.'
'Mais j'aime d'essayer'
teşekkür ederim.
burda da bu izlenimi yarattım ya.
Teşekkürler Dani.
Gracias.
s*
6 feet aşağısı*
senelerdir arkadaşlarım söylüyodu.
izle şu six feet under'ı tam sana göre bayılıcaksın diye.
burda başladım izlemeye.
(diziizle.com'a teşekkür ediyorum)
o kadar hoşuma gidiyo ki.
evden cıkmıyorum diziyi seyrediyorum.
ilişkilere bayılıyorum.
yumuşak huylu david'e , kimsenin anlayamadığı ruth'a..
kendini bi şey zanneden brenda'ya..
gerçekten çok yakışıklı olan nate'e..
bi de billy'e bayılıyorum.
ama en çok claire'i seviyorum.
neden bilmem.
saçlarından mı bakışlarından mı ne identification yapmadan duramıyorum.
2. sezonun sonlarına doğru billy'le olan konuşmaları..
çok güzel.
o kızı çok seviyorum.
17 yaşında , küçük ama tam ben gibi sanki biraz azıcık.
billy'nin ona bakışı.
kendini tanıyıp , zarar verebiliceğini bildiği için dokunmayışı..
aralarındakini izlerken bazen tüylerim diken diken oluyo..
çok yazmak istiyodum ama pause a basıp koridora cıkınca yazıcaklarımı unuttum.
açıkçası burda odadan çıkıp tolete gitmek ayrı bi çaba gerektiriyo.
yüksek efor.
tabi yapmak lazım.
bugün çamaşır yıkamam lazım.
ama çamaşır suyumun kokusunu sevmiyorum.
yapıcak bişey yok..
yıkansın da gerisi önemsiz.
Fransa'da tatil bugün.
1.dünya savaşı'nın bitişiymiş.
ironiye bak sen..
bugün bayram demek ki..
ama ben erken kalkmadım.
s*
izle şu six feet under'ı tam sana göre bayılıcaksın diye.
burda başladım izlemeye.
(diziizle.com'a teşekkür ediyorum)
o kadar hoşuma gidiyo ki.
evden cıkmıyorum diziyi seyrediyorum.
ilişkilere bayılıyorum.
yumuşak huylu david'e , kimsenin anlayamadığı ruth'a..
kendini bi şey zanneden brenda'ya..
gerçekten çok yakışıklı olan nate'e..
bi de billy'e bayılıyorum.
ama en çok claire'i seviyorum.
neden bilmem.
saçlarından mı bakışlarından mı ne identification yapmadan duramıyorum.
2. sezonun sonlarına doğru billy'le olan konuşmaları..
çok güzel.
o kızı çok seviyorum.
17 yaşında , küçük ama tam ben gibi sanki biraz azıcık.
billy'nin ona bakışı.
kendini tanıyıp , zarar verebiliceğini bildiği için dokunmayışı..
aralarındakini izlerken bazen tüylerim diken diken oluyo..
çok yazmak istiyodum ama pause a basıp koridora cıkınca yazıcaklarımı unuttum.
açıkçası burda odadan çıkıp tolete gitmek ayrı bi çaba gerektiriyo.
yüksek efor.
tabi yapmak lazım.
bugün çamaşır yıkamam lazım.
ama çamaşır suyumun kokusunu sevmiyorum.
yapıcak bişey yok..
yıkansın da gerisi önemsiz.
Fransa'da tatil bugün.
1.dünya savaşı'nın bitişiymiş.
ironiye bak sen..
bugün bayram demek ki..
ama ben erken kalkmadım.
s*
10 Kasım 2009 Salı
sus.
gerek yok.
evet ki hayatında yaşadığın sayılı mutlu anlar
bu zaman dilimine sıkışmışlar.
evet anlatmak istiyosun.
cünkü sölicek başka bi şeyin yok.
nolurdu kalsaydı tavan arasında.
nolurdu..
orda.. burda...
çok mutluydun.
çok eğleniyodun.
berabercene bozduk.
tek başına diil.
beraberce bozdunuz.
simdi.
smdi mi ?
içinizden
gözlerim kapanıyo devam edeicemi
gerek yok.
evet ki hayatında yaşadığın sayılı mutlu anlar
bu zaman dilimine sıkışmışlar.
evet anlatmak istiyosun.
cünkü sölicek başka bi şeyin yok.
nolurdu kalsaydı tavan arasında.
nolurdu..
orda.. burda...
çok mutluydun.
çok eğleniyodun.
berabercene bozduk.
tek başına diil.
beraberce bozdunuz.
simdi.
smdi mi ?
içinizden
gözlerim kapanıyo devam edeicemi
6 Kasım 2009 Cuma
Lamor (la mort - l'amor d'une gomme) *
böyle bazen anlıyosun karşındakini
aslında seninle ne kadar eğlendiğini
yanında olmasan bile ne hissetiğini
biliyosun ya
o durumu baya seviyorum.
çünkü biliyorum.
keşke 'burda olsaydı' dediğini
duyuyorum.
fiziksel bi duyma değil.
karşındakini tanımandan ileri gelen.
uzun zaman geçti derken
bu satırlar teker teker ilerlerken
sabahki derste
fransızca metin yazarlığı.
konu: bir silginin ölümü
La mort d'une gomme
ya da L'amor d'une gomme.
metin yazarlığı bu
istediğini yapabilirsin.
yaratıcılığın sınırlarını zorlayabilirsin.
dedim ki.
-dünya bir daha hiç bu kadar temiz olmayacak..
neden ?
silgi aşkına.
bir silginin ölümü yüzünden.
tabi gel de bunları fransızca anlat.
umarım anlar sevgili hocam.
anlamicaktır.
tıpkı geçenlerde derse 15 dakika geç kalıp
t-shirtümü ters giydiğimi exposé'me baslamadan 2 dakika evvel
farkeden fransız arkadaşlarımın tolete gitmem için hocayı oyalamalarında olduğu gibi.
demek istediğini anlatamamak bazen
dil çok önemli.
bir dilde eğer duygularını ifade edebiliyorsan ilerlemişsin demektir.
o dili konuşuyosun demektir.
dil konusmak 'yemek,içmek,doyum' gibi duyguları giderebilmek değildir.
dil konuşmak
duygularını ifade edebilmektir.
sonuç:
her ne olursa olsun.
her ne geçerse geçsin.
done is done.
yaşandılar.
bittiler.
asla silinmicekler.
çünkü silgi zaten öldü.
artık silemez.
A+
s*
aslında seninle ne kadar eğlendiğini
yanında olmasan bile ne hissetiğini
biliyosun ya
o durumu baya seviyorum.
çünkü biliyorum.
keşke 'burda olsaydı' dediğini
duyuyorum.
fiziksel bi duyma değil.
karşındakini tanımandan ileri gelen.
uzun zaman geçti derken
bu satırlar teker teker ilerlerken
sabahki derste
fransızca metin yazarlığı.
konu: bir silginin ölümü
La mort d'une gomme
ya da L'amor d'une gomme.
metin yazarlığı bu
istediğini yapabilirsin.
yaratıcılığın sınırlarını zorlayabilirsin.
dedim ki.
-dünya bir daha hiç bu kadar temiz olmayacak..
neden ?
silgi aşkına.
bir silginin ölümü yüzünden.
tabi gel de bunları fransızca anlat.
umarım anlar sevgili hocam.
anlamicaktır.
tıpkı geçenlerde derse 15 dakika geç kalıp
t-shirtümü ters giydiğimi exposé'me baslamadan 2 dakika evvel
farkeden fransız arkadaşlarımın tolete gitmem için hocayı oyalamalarında olduğu gibi.
demek istediğini anlatamamak bazen
dil çok önemli.
bir dilde eğer duygularını ifade edebiliyorsan ilerlemişsin demektir.
o dili konuşuyosun demektir.
dil konusmak 'yemek,içmek,doyum' gibi duyguları giderebilmek değildir.
dil konuşmak
duygularını ifade edebilmektir.
sonuç:
her ne olursa olsun.
her ne geçerse geçsin.
done is done.
yaşandılar.
bittiler.
asla silinmicekler.
çünkü silgi zaten öldü.
artık silemez.
A+
s*
3 Kasım 2009 Salı
A+*
kafamın bozulduğu
canımın sıkıldığı zamanlar için kendime yeni bir yöntem buldum.
olayları farklı hayal ediyorm.
düşünüyorum
kendime söylüyorum
ve anlatıyorum
ay çok zevkli.
kendimi kandırmıyorum hayır.
sadece öyleymiş gibi düşünüp süreci uzatıyorum.
hafiflemesiiçin.
şimdi markete gitmem gerek.
A+
s*
canımın sıkıldığı zamanlar için kendime yeni bir yöntem buldum.
olayları farklı hayal ediyorm.
düşünüyorum
kendime söylüyorum
ve anlatıyorum
ay çok zevkli.
kendimi kandırmıyorum hayır.
sadece öyleymiş gibi düşünüp süreci uzatıyorum.
hafiflemesiiçin.
şimdi markete gitmem gerek.
A+
s*
1 Kasım 2009 Pazar
Kaydol:
Yorumlar (Atom)