22 Kasım 2010 Pazartesi

yıldızlarım*

niye sorsunun anlamının gerçekten değişmesini istediği yerde
5N+1K ya takılmış gidiyor
telefonum yok.
bozuldu.
neden ama neden ama neden ama neden ama neden ama
diye çıldırıyor.
ne ara böyle oldu ama o ?
nedir bu obsesiflik.
neye bu kadar bağlılık ?
sanki bilmiyosun sonunda nolucağını.
konuşanlar o kadar haklı ki.
çocuk gibiyim bende.
kabullenmek istemiyorum.
hayır'ı cevap olarak kabul etmiyorum.
niye ?
negatif diye mi ?
niye ?
işler benim istediğim gibi gitmediği için mi.
Hayır.
düşüncelerimi bahçemde toplamaya çalışıyorum
ama toprağım o kadar verimli ki
sürekli yeni ürün veriyo.
napmalıyım ?
nadasa bıraksam.
hani dinlendirmek babında.
en iyisi öyle olucak heralde di mi ?
ama tekrar ekmeye başlarken dikkat etmeliyim sanki.
cok verimli olan toprak beklenmedik ürünler vermesin diye.
düşüncelerimi her gün yine yeni yeniden üretmesin diye.
onları toplicam.
en yakın zamanda.
demet demet dağıtıcam herkese.
düzelicem o zaman.
nadasa bıraktığım toprağımın üzerinde yatarken kayan yıldızlara bakarken..

s*

9 gün dile kolay.*

nasıl bir yorgunluk.
nasıl bir bohem hayat.
nasıl 'her şey bi anda değişir' i layıkıyla yaşamak.
alışmak.
son dakikaya kadar.
kafamdaki düşünceleri durduramıyorum.
sürekli sürekli.
durdurmak içinse izliyorum.
şimdi social network'ü izledm.
güzeldi.
kocaman 9 gün geçirdim adada.
o da güzeldi.
yorucuydu.
hem psikolojik hem fiziksel.
ama yaşadık.
gerisini yazasım gelmiyor.
ama 9 günlük survivor hayat bana o kadar çok şey öğretti ki.
ha evet;
hiç bi şey göründüğü gibi diildir.
ama yaşadığın gibidir.
kararı sen vericen.

s*

10 Kasım 2010 Çarşamba

10min.syndrome strikes back*

10 dakika sendromlarım geri geldiler.
iyi de ettiler.
cünkü gerçekten yaşadığım duygu yoğunluğu
10 dakikanın içine sığabiliyor.
bunu bilmenin mutluluğuyla devam ediyorum.
hayatıma renk katıyosunuz 10 dakika sendormları.
aşırı bi adrenalin.
midede kelebeklenme.
başa giren minik bir ağrı/sızı.
ama sonra PUF.
sanki bi şey olmamış gibi.
insan ya ..
ne manyak bi yaratık.

s*

7 Kasım 2010 Pazar

pazartesi bebeiiiiiim*

yok olmuyo sevemiyorum.
cumartesiyi sevemiyorum.
en sevdiğim gün şaka gibi ama
PAZARTESİ.
neden acaba diye düşünürken farkettim;
pazartesi cünkü,
pazartesi düzenin başlangıcı,
pazartesi huzurun gelişi,
(hele dersim yoksa daha iyi)
pazartesi gönüllerin birincisi.

ara not: su an 'ali' adlı arkadaşım şunu dedi;
pazartesi mi? pazartesi irenc 'Kendi adı bile yok'
cocuk bi yerde haklı ama.
pazartesi candır.
pazartesi nası sevilmez.
ama bi de ordan cumaya bakıyorum.
halen düzenin içindeyiz sorun yok.
cuma istediğini yapabilirsin.
ama o cumartesi,
cumartesi var ya!
düzen bozucu,
mood killer,
insanlarda 'illa bi şey yapmak isteği uyandıran'
yapmazsa 'oha cumartesi ve evde misin?'
diye suçlamalarda bulundurtan gün.
ama cuamrtesi bitince her sey ne güzel.
cünkü cumartesi;
her yer kalabalıktır,
herkes heycanlıdır,
illa eğlenmek zorundayızdır.
kısacası;
pazar geldiğinde herkes durulur,
bi rahatlar,
sonra pazartesiye küfür ederek hazırlanır.
(şükür ben seviyorum)

sizden özür dilemeliyim;
salı: evde temizlik var.
çarşamba: hafta ortası.
perşembe: haftasonuna yakınmış gibi gözüken ama;
mesafeyi 2 katına çıkaran ahmak.

bu 3 günü de hiç sevmiyorum ama duygularımı kontrol ederek
onlara olan hislerimi neutre olarak yansıtıyorum.

Pazartesi bitanemsin.

esen kalın,

s*

2 Kasım 2010 Salı

saçmalama vol.1

kendime not:
AŞAĞIDAKİ YAZIYI DİKKATE ALMA SERENA.ÇÜNKÜ SEN ONU Bİ ANDA YAZDIN. Bİ SIKINTI, Bİ PATLAMA ANINDA.
AMA O ŞİMDİ BİTTİ. BIRAK HATIRA KALSIN.
Bırak dağınık kalsın saçlarınnnnnnnnnnnnnnnnnnn
nını beni rüzgarlaraaaaaaaaaaaaaaaaa
nınınıın
gerisini bilmiyorum ya =) hahaha
saçmaliyim mi biraz ?

TAMAM YA SAKİN OL SERENAAAAA =)

bu gecede böle bitsin
cünkü turuncuyum hovardayım 24 ayardayım her gece bir bardayım
HAYDA NAYNA NİNAYNAAAAAAAAA

baaaaaays =)

s*

Kendim*

bu aralar kendimi tanıyamaz oldum.
kendimle anlaşamıyorum.
kendimi göremiyorum.
kendimi dinlemek istemiyorum.
kendimi galiba sevmiyorum.
kendini sevmeyen insan olmaz.
hatalar yapıyorum.
hatalarımın sonuçlarına üzülüyorum.
üzüldükçe bunalıyorum.
düzelttim derken bozuyorum.
ben bu aralar kendimi tanıyamıyorum.
ben kendimi tanımazsam kim tanicak ?
kimseyi görmek istemiyorum.
odamdan cıkmak istemiyorum.
odamda daral gelince salona gitmek istemiyorum.
bilgisayardan uzak durmak istiyorum yapamıyorum.
napıyorum.
kendime kızıyorum.
kendime vurmak rahatlamak istiyorum.
kendimle stres atmak kendimi yok etmek istiyorum.
kendimsiz daha çok eğleniyorum.
daha mutluyum.
kendim bu aralar bana karşı çok acımasız.
beni anlamıyo.
ben beni kendimi kendimden cok tanıyan biri olarak..
kendimi anlatmanın yolunu bulamıyorum.
anlatmak için kelimeler yetmiyo.
güven kırıyorum.
kendim olarak bunu yapıyorum.
kendimi suçluyorum.
kendimde suç bulmuyorum.
kendi ironimde kayboluyorum.
paylaşmak istiyorum.
kendimin dışına çıkmadan.
kendim buna izin vermeyince dökülüyorum.
yazınca rahatlıyorum.
rahatladıkça kendimi düşünüyorum.
içimi dökmek istediğim bi yabancı olsa diyorum.
ingilizce fransızca anlatmak istemiyorum.
kendime yetmiyorum.
kendimin sınırlarını zorluyorum.
kendimin içindeki sıkıntılı ruh hali geçmedikçe.
kendime vurasım geliyo.
kendimi yoruyorum.
kendim karışmiyim ya diyorum.
kendimi tutamıyorum karışıyorum.
biri yardım istemedigi sürece yardım etme diyorum.
kendime diyorum.
kendim unutuyorum.
kendim atlıyorum.
kendimi tutmak gerek biliyorum.
kendimi tutmazsam karşımdakin nasıl tutarım.
kendime kızıyorum.
çok kızıyorum.
kendimle savaşıyorum.
kendi savaşımda yeniliyorum.
kendi düşüncelerimi oluşturuyorum.
oluşturamıyorum.
düşünüyorum.
ama kendim düşünüyorum.
yoruluyorum.
kendimi yoruyorum.
kendim yanlışlar yapıyorum.
her kendi yapar bunu diyorum.
ama yediremiyorum.
uzatıyorum.
uzattıkça uzatıyorum.
üstüme gidiyorum.
kendimi sıkıyorum.
kendi üstüme gidiyorum.
kendimi kandırıyorum.

Ben bu aralar kendimi kandırıyorum.
nihayet sonuca ulaştım.
kendimle brain storming yaparak.
sonuca ulaştım.
ulaştığım sonucu analiz etmicem.
cünkü ben kendimi kandırıyorum.

kendim*

1 Kasım 2010 Pazartesi

beyin fırtınası*

plus que parfait yaşam dedim ya.
ayneeeen.
nası takıntılı ama.
bozmasanız rutinini ?
ayıp olmuyo mu hafiften ?
bak şimdi;
yağmur bile yağdığında azıcık ucundan
güneşi göstererek havayı değiştiriyo.
kar biticekse onu önceden hissettiriyo.
siz niye bunu yapamıyosunuz.
neden aynı devam etmiyosunuz ?
neden kendinizi ona suçlatıyosunuz ?
yapamazsınız.
cünkü hayatın yolu böyle.
inişli ve çıkışlı ve kaçışlı ve uçuşlu ve ve ve..
duruşlu, oynaşlı, telaşlı, heycanlı, yorucu ve ve ve..
kullanışlı, sıçışlı, bunaltıcı ve ve ve..

işte bunların hepsinin toplamı var ya ..
extraordinaire.

işte bu yüzden seviceksin.
oha aylardır sevdiğim balıkçıya gitmediğimi hatırladım.
çarşamba akşamı gideyim deee.

bak gördünüz mü ?
gördünüz.
rutini illa ki bozucaksınız.
kural bu.
ama sonuçları ağır olmasın yaa biraz hafifletin.
ona dokunmasın.

s*