29 Aralık 2011 Perşembe

dostlar sağolsun*

bir çocuğum olursa eminim ki
onu çok iyi anlicam,
ona çok iyi bakıcam.
arkadaşlarım sağolsun =)

s*

28 Aralık 2011 Çarşamba

iki bon bon iki*

insanların hayatları hakkında konuşmaktan..
onları dinlemekten..
kendiminkinin ne alemde olduğunu unuttum.
bu da iyi bi şey!

teşekkürler =)

s*

26 Aralık 2011 Pazartesi

alan delon mu*

hayal gücüm bana ait.
belki ben öyle düşünmek istiyorum ?
hop.
düşünüyorum =)
ha ha
halen düşünüyorum =)
kısacası,
sizinle sizin aranıza giremeyecekleri tek yer hayal gücünüzün sınırladığı alan.

o ye.

s*

hohoyt*

duygu grafiği var ya..
şekerden yapsınlar yerim onu ben =)

s*

24 Aralık 2011 Cumartesi

On/OFF*

Bitti buraya kadarmış dedim
Unuttum bile dedim
Avuttum kendimi sözde
Ama yinede akıyor gözyaşlarım
Islatıyor yastığımı
Seni özlediğim gecelerde..

Ne güzel demiş Candan..
Al işte bulduk yine bi şarkıda.
Kapa diyorum şu radyoyu!
kapa!

s*

üzgünüm*

üzgünüm.
bu üzgünüm yazı dilinde olduğu için;
hakikatten üzgün müyüm?
yoksa sarkazm mı yapıyorum?
üzgünüm diye.
al işte.
karar veremiyo insan.
her duyguyu anlatamazsın.
dokunmak gerek.
hissetmek gerek.
bunu böyle aşamazsın.

s*

22 Aralık 2011 Perşembe

git git git
çık çık çık
çık git hayatımdan yaaaaaaaaaaaa
yeterli.

19 Aralık 2011 Pazartesi

tekerrür*

eski defterlerimi açtım okuyorum.
hayır ciddiyim.
eskiden yazdığım defterleri buldum.
büyük zevk!

s*

geçmiş zaman*

tek fotoğrafımızın ikimizin de tanımadığı bir insan
tarafından çekilmiş olması ne acaip di mi ?

bencede.

s*

18 Aralık 2011 Pazar

Mendi*


Mendi'yle ilgili bi şey.

s*

17 Aralık 2011 Cumartesi

boşluktaki fil*

bu aralar en sevdiğim egzersizmiş;

-boşluk doldurmaca.

s*

13 Aralık 2011 Salı

hey ya*

hayat cok acaip.
istediğimi aslında istemediğim için
istiyomuş gibi hareketler yapıp aslında
lütfen olmasın diye yalvarıyorum.
dengesizlik bu olsa gerek.

s*

8 Aralık 2011 Perşembe

yer, zaman, tad, sınır bla bla bla*

bazı şeylere sınır koyamıyorum.
nasıl desem 'dur' diyemiyorum.
sanki sonuna kadar yaşamazsam anlamsız olarak
tarihe gömülücekmiş gibi geliyo.
normal midir ?
değil midir ?
bilemeyiz tabi.
fakat sınır koymakla, tadında bırakmak arasındaki
'incecik çizgiyi' tanıyorum.
he olur ya bazen şaşırıyor olsam da..
çoğu zaman tutturuyorum.
bu durumdan rahatsız oluyo muyum ?
hayır olmuyorum.
bilakis, kendime özgü bir sistemmiş gibi görüyorum.
böyle sinema filmi ismi gibi
'Serena, sonuna kadar!'
AMA doğrudur ki..
bazen de kesip atmak en güzelidir.
zorlamadan.
rahat, rahat.
ama bunların gerçekleşebilmesi için gerekli olan,
'Belirsizlik' şeridini doğru ayarlamak lazım.
Net olunduğu zaman belirli olunur.
Belirlilik hoşgeldiği zaman ise
Sınır koymak zorunda kalmaz,
Tadında, zamanında ve yerinde çok güzel bırakabiliriz.
Esen kalın dostlarım,

s*

7 Aralık 2011 Çarşamba

di mi a ma ?*

yalan çok yanlış bi şey cık cık cık.

s*

5 Aralık 2011 Pazartesi

e-go awaaay*

egosuz insan
legosuz cocuğa benzer
cocuk da bi insan olduğu için
oynamaya hakkı vardır
oynadıkça legolar güzelleşir büyür
büyük yapılar olur
şişen insan egosu gibi
ama unutma ki
insanın dünyada canını en acıtan şey
cıplak ayakla bi legonun üstüne basmaktır
bu yüzden ego dediğin,
kolayca yıkılır,
tatmin olması cok da kolay diildir.

felsefe günlerimiz.

s*

1 Aralık 2011 Perşembe

merci*

teşekkür ederim sana.
bi'tanesin =)

s*