düşüncelerimi okusalar da açıklamaya çabalamasam aslında..
kimse sormuyo gerçi ama olsun, laf olsun :)
o çocukça düşüncelerimi bilseler
büyümekten nefret ettiğimi bilseler
biliyolardır bence ya.
eskiden bi Serena vardı ya, bu aralar onu çok düşünür oldum ya
niye taktım bu kadar anlamıyorum
obsesif? yok caaanım.
sabahlara kadar kahkaha atmak istiyorum, böyle ağlayana kadar gülmek.
istemekle bitse keşke ya
bu arada halen kabullenemiyorum kafamdaki durumu, ona belki 908048309 yıl sonra değinirim.
gülecek ortam yaratmaya çalışmaktan yorgun düştüm bi de.
içimden geliyor ama vücudumun bir tarafı yok diyor.
ya niye yok diyosun?
hangi kısımsın sen?
ya şimdi adam gibi "evet ben izin vermiyorum" de!
ya da sonsuza kadar sus. şaka şaka, her ne kısımsan susamayacağını biliyorum.
benim parçamsın en nihayetinde değil mi.
ne aradığımı ne bulmak istediğimi bilmiyorum.
La La Land'i izledim. Evet sıkıldım, beğenmedim, itiraf ediyorum, çok beğenicem diye gittim ama maalesef.
Ama o müzikleri beni benden aldı, dinlediğim an başka diyardayım, bittiği an na işte burdayım yine.
halen geçen akşam beğenmediğim dürümü düşünüyorum ara sıra.
tam tatmin isteyenler derneği. TTİD. Başkan benim herhalde.
yani, o kadar iyi bir dürümcüde bunun olması mı lazımdı.
hayallerle gidiyosun ya, en iyi seçenecek bu diyosun. tabii, eskinin popülerleri saldılar şimdilerde.
popin arttıkça kaliten düşer, bu bilinen bir gerçek.
dürüm bile şaşırmıştır neden onu bu kadar düşündüğüme.
nasıl ama? çılgınlar gibi kafa dağıtmışım di mi?
yok ya değişecek gibi değilim.
çok özledim.
araya sıkışan laflara takılmayalım.
aşırı özledim.
hoop, takılmayalım dedik.
tamam geçtik. ne diyorduk en son?
Hah dürüm!
dürümden ziyade, biraz konuşma dili biraz yazı dili yazıyorum.
olsun ya, eleştirmez kimse. Serena'dır derler.
Ah o dürüm var ya, ayıp ettiniz be abi.
Aslında keşke tadından emin olduğum tavukludan mı yeseydim düşünmüyor değilim.
uzun süredir başarılı miktarda soğan tüketiyorum.
soğan çok iyi ya.
özledim diyorum.
soğan demek, yalnızlık demek.
soğan demek, asosyallik demek.
soğan özgürlük bence.
soğanla ilgili realist bir yazı yazmayı düşünüyorum.
alooo, kendi dünyasında boğulan Serena neettin allasen?
ay ne güzel dökülüyor kelimeler, şaşırttım kendimi.
insanın en iyi arkadaşı kendisi olunca tabisi. Uzaktan üzücü ama yakından şahane.
beraber geziyoruz, yiyoruz, içiyoruz, market falan geziyoruz.
Fast food gömüyoruz, balık bile yiyoruz.
Tavsiye ederim, Serena'yla vakit çok keyifli geçiyor.
Serena ve ben. İkimiz. Yok tekimiz?, sadece ben?, yok tek? aman neyse.
Kaptırdım kendimi. Ama olsun, aman canım.
Hadi Serena.
Saat kaç oldu.
Peki Serena, yatıyorum o halde.
(Bu sadece bitiriş sözü canım)
Tabii ki edebi değeri yüksek kitaplarımdan okuyacağım.
EVET MARKETTEN KİTAP ALIYORUM.
Sıkıntı mı var canım?
Ucuz kitaplar alıp okuyorum, sonra ohhh bissürü kitap bitirmişim diye seviniyorum.
Serena yeter mi?
Önce sen kapa ya :)
Yaaa sen.
Yaaaa sen.
Ok peki, ben kaparım.
Yalnız ok dedin de tripli misin?
Yok ya, uzatmak istemedim.
Peki canım dostum, Serenacım.
İyi geceler dilerim sana :)
Sırf toplum baskısından ve gece bekçisi olmadığım için kapatmak durumundayım.
Hep diyorum tabii, gece bekçisi başka bir meslek.
Bir de şunu düşünün.
Yılın bir zamanı gece olmayan Nordik ülkelerden birinde yaşayan bir gece bekçisi olsaydık?
O zaman sabah kalktım, sabah yattım diyecektik.
Yani normal bir meslek olacaktı.
Peki yılın bir zamanı gece olduğunda napıyor gece bekçileri?
Bunu düşünürken ufak rüyalar görmeye gidiyorum.
Ha bi de, yazdığım hiç bir şeyi okumadım, sadece Serena'yla konuşuyorum ya, onu yazdım.
Ciao
s*
25 Ocak 2017 Çarşamba
22 Ocak 2017 Pazar
Bugün yine çok değişik bir gündü.
Sabah kalktım, kahvaltı ettim.
Mutfağı topladım.
Annemle dolma sardım.
Evden çıktım, sinemaya gittim. Evet her zamanki gibi tek.
Sinemadan çıktım, yakınlarda önüne kolay parkedilecek McDonald's aradım.
Bulamadım.
Dürümcüye gittim.
Kuzu şiş dürüm söyledim, tek lavaşlı. Yanına da bir ayran bir kola söyledim.
Dürümü beklerken masadaki biberlerden yedim.
O kadar acıydı ki, bütün ağzım yandı.
Dürümün tadını alamadım. Koladan oda spreyi tadı geldi.
Dürümcüden çıktım, markete gittim.
Boş boş gezdim 33 dakika.
Kepekli makarna aldım.
Eve geldim.
Sonuca bağlayayım.
Herkes mutsuz biliyorum ama ben eksik hissediyorum.
Ne bir yemekten ne bir aktiviteden keyif alıyorum.
Tatminsizlikten yıkılıyorum.
Ama dışarıya söylemiyorum, kendi kulağım duymasın diye.
Son çare yazıyorum, kulağım duymuyo belki ama gözüm görüyor ne yapayım.
Ne zaman geçicek bilmiyorum.
Beklentilerimi düşürmek değil, yapmam gereken beklentilerimi yok etmek.
Sıfırlamak yani.
İnsanım ya.
Tekilim.
İyi miyim değil miyim bilmiyorum ama iletişimimi kaybettim sanırsam.
Hayallerimde canlandırdıklarım belki düşünmekten vazgeçince gelir kim bilir.
İyi geceler.
Sabah kalktım, kahvaltı ettim.
Mutfağı topladım.
Annemle dolma sardım.
Evden çıktım, sinemaya gittim. Evet her zamanki gibi tek.
Sinemadan çıktım, yakınlarda önüne kolay parkedilecek McDonald's aradım.
Bulamadım.
Dürümcüye gittim.
Kuzu şiş dürüm söyledim, tek lavaşlı. Yanına da bir ayran bir kola söyledim.
Dürümü beklerken masadaki biberlerden yedim.
O kadar acıydı ki, bütün ağzım yandı.
Dürümün tadını alamadım. Koladan oda spreyi tadı geldi.
Dürümcüden çıktım, markete gittim.
Boş boş gezdim 33 dakika.
Kepekli makarna aldım.
Eve geldim.
Sonuca bağlayayım.
Herkes mutsuz biliyorum ama ben eksik hissediyorum.
Ne bir yemekten ne bir aktiviteden keyif alıyorum.
Tatminsizlikten yıkılıyorum.
Ama dışarıya söylemiyorum, kendi kulağım duymasın diye.
Son çare yazıyorum, kulağım duymuyo belki ama gözüm görüyor ne yapayım.
Ne zaman geçicek bilmiyorum.
Beklentilerimi düşürmek değil, yapmam gereken beklentilerimi yok etmek.
Sıfırlamak yani.
İnsanım ya.
Tekilim.
İyi miyim değil miyim bilmiyorum ama iletişimimi kaybettim sanırsam.
Hayallerimde canlandırdıklarım belki düşünmekten vazgeçince gelir kim bilir.
İyi geceler.
18 Ocak 2017 Çarşamba
9 Ocak 2017 Pazartesi
Kaydol:
Yorumlar (Atom)