evet 2o1o'un ilk saatleri.
deli diilim.
karşıdan eve dönerken hissetiklerimi paylaşmak istedim.
hava ılık ve daha tam açmamışken.
acaba sabah 7'de çevirme olur mu sorularıyla boğuşurken cıktım yola.
tam bi 2oo9'dan kalmaydım çünkü.
köprüden geçerken yaptığım cd'de MJ'in 'will you be there' şarkısı çalmaya basladı.
rüzgar eserken havadaki o renkler.
ve bu şarkı.
bu şarkı cünkü girişinde yavaşça başlıyo;
nı nınınını nınınınıı nınııı nı nıııııı......
hımmmmmmmmm nınınınını hımmmmmmmmmmm hımmm hımmm hıımmmm...
o ilk saniyelerde sesini açıyorum hep.
nasıl bi gazdır.
hani bu kahramanlık şarkıları dediğimiz şarkılardan belki ondan.
ya da dediğim de diyebiliriz.
neyse ..
sonuç olarak hala tam alkolü atamamışken;
bu sabah..
bu hava..
bu şarkı da yanında..
çok hosuma gitti.
kendime inanamadım ama hafifçe gözlerim sulandı huzurdan.
e oluyo bazen.
hayat BBG diil ki her an videoya çekilesin.
anca böle anlatıyosun..
o kadar.
geriye okuyanın gözünde canlandırması kalıyo.
kolay gelsin.
bu sene hepinize iyi gelsin*
s*
31 Aralık 2009 Perşembe
12 Aralık 2009 Cumartesi
Les sirènes du port d'Alexandrie*
bu aksam cok eğlendim.
bu cümleyle baslamak biraz ezik geldi biraz ama olsun.
önce yemek yedik.
fransız mangalı diyebiliriz.
raclette diyo onlar.
üste etleri koyuyosun alta da garnitürleri kaşarla beraber.
baya bi tıkındıktan sonra.
martini-limonçellolarımızı hazırladı italyan dostlarımız.
sonra tv karşısına geçtik.
la bataille des chorals vardı.
korolar savaşıyor diye çevirebiliriz.
bizde de yapmışlardı bu formatı.
cıkan bütün sarkıları ve sarkıcıları tanıyor olmam
odadaki herkes şaşkına çevirdi.
açıkçası bende baya şaşırdım kendime.
dany brillant amel bent falan vardı.
hepsini bildim ve ezbere söledim.
ingilizce ve fransızca konusmamdan sonra
bi de bu şarkıları sölemem o kadar garip geldi ki insanlara.
bir türk olarak kendimle gurur duymadım desem yalan olur.
sonracııııııma.
nargile içmeye gittik
beni expert zanneden arkadaslarım nasıl içildğini öğretmemi istediler
bende narsistim ya
anlat da anlat
sana çok bomba bi şeymiş gibi =)
sonra bi bara geçtik.
kop kop.
dj'den Claude François'dan Alexandrie Alexandra adlı yepyeni güzide parçayı istedim.
ve bağırarak söyledik Emma ve Lucy'le.
bayılıyorum bizim kızlara.
sense of humour'larına falan.
simdi eve geldim.
saat 4 bucuk.
açıkçası cok güzel bi geceydi diyebilirim.
dolu ..
ve baya fransız..
maintenant c'est le temps de dormir =)
dormiration da diyebiliriz.
serena's creative french dictionary'den alınma bir sözle.
iyi geceler dostlarım.
s*
bu cümleyle baslamak biraz ezik geldi biraz ama olsun.
önce yemek yedik.
fransız mangalı diyebiliriz.
raclette diyo onlar.
üste etleri koyuyosun alta da garnitürleri kaşarla beraber.
baya bi tıkındıktan sonra.
martini-limonçellolarımızı hazırladı italyan dostlarımız.
sonra tv karşısına geçtik.
la bataille des chorals vardı.
korolar savaşıyor diye çevirebiliriz.
bizde de yapmışlardı bu formatı.
cıkan bütün sarkıları ve sarkıcıları tanıyor olmam
odadaki herkes şaşkına çevirdi.
açıkçası bende baya şaşırdım kendime.
dany brillant amel bent falan vardı.
hepsini bildim ve ezbere söledim.
ingilizce ve fransızca konusmamdan sonra
bi de bu şarkıları sölemem o kadar garip geldi ki insanlara.
bir türk olarak kendimle gurur duymadım desem yalan olur.
sonracııııııma.
nargile içmeye gittik
beni expert zanneden arkadaslarım nasıl içildğini öğretmemi istediler
bende narsistim ya
anlat da anlat
sana çok bomba bi şeymiş gibi =)
sonra bi bara geçtik.
kop kop.
dj'den Claude François'dan Alexandrie Alexandra adlı yepyeni güzide parçayı istedim.
ve bağırarak söyledik Emma ve Lucy'le.
bayılıyorum bizim kızlara.
sense of humour'larına falan.
simdi eve geldim.
saat 4 bucuk.
açıkçası cok güzel bi geceydi diyebilirim.
dolu ..
ve baya fransız..
maintenant c'est le temps de dormir =)
dormiration da diyebiliriz.
serena's creative french dictionary'den alınma bir sözle.
iyi geceler dostlarım.
s*
5 Aralık 2009 Cumartesi
4 days being parisienne and now proud to be nancienne*
evet su an paris'ten döndüm.
paris inanılmazdı mükemmeldi deli manyaktı.
ama nancy bi başka.
bunu trenden inince anlıyorum.
her nerden dönersem döniyim..
nancy bi başka.
gara ayak bastığım o ilk saniye içimi bi huzur kaplıyo..
insanların alışkanlığı olsa gerek.
alışıyoruz ya her şeye.
buralı hissetmeye başladım kendimi.
önceleri reddediyodum ama şimdi o kadar seviyorum ki.
YES
it was good being parisienne but i feel the privilege of being nancienne.
s*
paris inanılmazdı mükemmeldi deli manyaktı.
ama nancy bi başka.
bunu trenden inince anlıyorum.
her nerden dönersem döniyim..
nancy bi başka.
gara ayak bastığım o ilk saniye içimi bi huzur kaplıyo..
insanların alışkanlığı olsa gerek.
alışıyoruz ya her şeye.
buralı hissetmeye başladım kendimi.
önceleri reddediyodum ama şimdi o kadar seviyorum ki.
YES
it was good being parisienne but i feel the privilege of being nancienne.
s*
3 Aralık 2009 Perşembe
ohio'nun oralardanım*
paris 2. gün:
demin kapının önünde çok cici bi amerikalıyla tanıştım.
kendisi fransızca konuşabilen nadir amerikalılardan sanki.
çok şirin bi şekilde grammaire hatası yapmamaya çalışarak
konuşmaya çalıştı benle.
konuştu da.
ona grameri düşünmemesini ve içinden geldii gbii konuşması gerektiğini söyledim.
yoksa insan akıcı konusamaz ve hep hata yapmamak için uğraşır.
bu dili yavaşlatır.
çirkinleştirir.
daha sonra uykusu geldiği için yuları çıkan dostumuz.
2 dakika sonra kendi doldurduğu bi CD'yi vermek için geri geldi.
'je veux vous donner cd CD' diyerek.
bende bana vous demesine gerek olmadığını ve çok sevindiğimi söyledim.
ne kadar güzel ya.
sadece kapının önünde meraba dediğin biriyle tanışmak.
biriyle değil aslında birçoğuyla.
işte bu yüzden utanmamazlığı seviyorum.
herkesle konuşucaksın.
herkesle iletişim kurucaksın.
hayat renkleniyo işte böle bi anda.
teşekkürler amerikalı dostum.
mutlu ettin beni.
s*
demin kapının önünde çok cici bi amerikalıyla tanıştım.
kendisi fransızca konuşabilen nadir amerikalılardan sanki.
çok şirin bi şekilde grammaire hatası yapmamaya çalışarak
konuşmaya çalıştı benle.
konuştu da.
ona grameri düşünmemesini ve içinden geldii gbii konuşması gerektiğini söyledim.
yoksa insan akıcı konusamaz ve hep hata yapmamak için uğraşır.
bu dili yavaşlatır.
çirkinleştirir.
daha sonra uykusu geldiği için yuları çıkan dostumuz.
2 dakika sonra kendi doldurduğu bi CD'yi vermek için geri geldi.
'je veux vous donner cd CD' diyerek.
bende bana vous demesine gerek olmadığını ve çok sevindiğimi söyledim.
ne kadar güzel ya.
sadece kapının önünde meraba dediğin biriyle tanışmak.
biriyle değil aslında birçoğuyla.
işte bu yüzden utanmamazlığı seviyorum.
herkesle konuşucaksın.
herkesle iletişim kurucaksın.
hayat renkleniyo işte böle bi anda.
teşekkürler amerikalı dostum.
mutlu ettin beni.
s*
2 Aralık 2009 Çarşamba
la retrouvailles*
8 sene.
daha evel de yazdım.
8 sene evel sadece 1 hafta fransızca konuşuyo diye arkadaş olduğum insan.
8 sene sonra 3 gün geçirdik.
ben bu kadar eğlendiğimi daha hatırlamıyorum.
aynı şeylere gülmek,
aynı şeyleri anlamak,
birlikteyken pot kırmamak.
nasıl olabilir ki ?
gerçekten inanamadım.
çok çok yazmak istiyorum.
şimdilik fotraflar her şeyi anlatıyo.
flu olamicak kadar güzel.
özledim.
daha 1 gün oldu.
olsun.
s*
daha evel de yazdım.
8 sene evel sadece 1 hafta fransızca konuşuyo diye arkadaş olduğum insan.
8 sene sonra 3 gün geçirdik.
ben bu kadar eğlendiğimi daha hatırlamıyorum.
aynı şeylere gülmek,
aynı şeyleri anlamak,
birlikteyken pot kırmamak.
nasıl olabilir ki ?
gerçekten inanamadım.
çok çok yazmak istiyorum.
şimdilik fotraflar her şeyi anlatıyo.
flu olamicak kadar güzel.
özledim.
daha 1 gün oldu.
olsun.
s*
Kaydol:
Yorumlar (Atom)