İnternette gezerken buldum bu yazıyı.
Radio Voyage'ın 29 Temmuz programından alınmış.
"An"ı kaybetmeyelim farkinda olmaya calisalim derim !
Her insan mutlu olamaz...
Çünkü gereğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını. Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü...
Her insan mutlu olamaz...
Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları, hak ettiğinden daha büyük umutlarla bekler hayatına girenleri. Ve asla göremez yanı başındakileri...
“Lev Nikolayeviç Tolstoy”
Çağın hızından, teknolojiden artık "An"ı yaşayamadığımızı iddia etsek de bakın Tolstoy bu sözleri 1800lerin sonlarında söylemiş, yani insanoğlu hangi çağ olursa olsun “An”ı yaşamayı bir türlü becerememiş ve halen de beceremiyor.
En sevdiğimiz bir yiyeceği mesela çukulatayı yerken, aynı anda başka şey düşünmekten onun tadını nasıl alamıyorsak, işte bize hediye edilen “An”ları, hayatı da aynen öyle tüketiveriyoruz. Bir varmış, bir yokmuş misali...
Takvim yaprakları bugünü, saat şu anı gösteriyor ama biz ya 2 gün geride ya da 2 gün ileride bambaşka saatlerde geçiriyoruz o “An”ı.
Halbuki şu “An”, tecrübeleri ile dünü, potansiyelleri ile yarını da kapsamıyor mu, bizi sınırsız haliyle kucaklamıyor mu zaten? Gelin bir kez daha deniyelim; "An"ı kendi tadıyla yaşayalım, hissedelim.
dimi..........
------------------------------------------------------
Biz'e An'ı yaşattığımız için teşekkür ederim.
Bana an'ı yaşatan tek insan olduğun için daha çok teşekkür ederim.
Ama kendime de teşekkür etmem gerek.
An'ı yaşamada harcadığım çaba için.
Düşüncelerim için.
Tanrı her şeyi bilerek yapıyor.
'Farkında'
Bizim de öyle olmamız gerek.
Elden bir şey gelmiyo belki ama 'farkındalık' olmalı.
O olmazsa gerçekten yaşadığımız çoğu An boşuna.
Ama abartmamak lazım.
Değer bilmek.
O kadar.
s*
10 Kasım 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder